Bu makale, Fransız gezgin ve sanat eleştirmeni olan Theophile Gautier (1811-1872) gözünden görülen Çarskoye Selo’daki[1] Katerina Sarayı üzerinedir. 1858-1859 yıllarında Rusya’ya ziyaret edişinin bir sonucu olarak, Rus sanatını konu alan albüm serileri söz konusudur. Bunlardan biri, İmparatorluğun yazlık sarayı olarak geçen Katerina Sarayı’nı içermektedir.
Anahtar kelimeler: Sanat tarihi, Katerina Sarayı, Çarskoye Selo, mimari topluluk, barok tarzı, kehribar odası, iç mekân.
The article is devoted the Catherine Palace in Tsarskoye Selo what as sawn the French traveler and the critic of art Theophile Gautier (1811–1872). The result of his visit in 1858- 1859 in Russia was a series of albums about the Russian art, one of which was devoted to the summer imperial residence – the Catherine Palace in Tsarskoye Selo.
Keywords: art education, Catherine Palace, Tsarskoye Selo, the ensemble, the baroque style, the Amber Room, the interior.
Çarskoye Selo’nun tarihi ve sanatsal değeri, ünlü mimarların, heykeltıraşların, ressamların, bahçıvanların, ahşap oymacıların, taş kesicilerin ve mobilyacıların en iyi eserlerini barındıran Rus mimari gelişiminin görsel ansiklopedisi gibi görünen Rusya’nın sanatsal toponimine[2] ait bir mekân oluşunda yatmaktadır. Bununla beraber, Çarskoye Selo’nun sanat yapıtlarını, eser sahiplerinin yaratıcı kişiliklerinin ve tarzlarının farklı olmasına rağmen dünya mimari hazinesi için önemli bir yer tutması sebebiyle zenginliği ve çeşitliliği bakımından eşsiz ve tek bir toplulukta görmek mümkündür.
Fransız yazar Theophile Gautier’in ziyaret ettiği dönem içinde Katerina Sarayı topluluğunun oluşum tarihini inceleyelim. Gautier, 19. yüzyılın ortalarında Paris’te “Eski ve Yeni Rusya’nın Sanatsal Hazineleri” adında bir albüm serisi yayınladı. İkinci albümünü Çarskoye Selo’daki Katerina Sarayı’na adadı. Bu albümdeki mahkeme fotoğrafçısı Pierre Ambroise Rishbour tarafından çekilen on beş adet helyografı fotoğrafları mevcuttur. Gautier, albümünün açılışını kendi sözleriyle yapmıştır: “İki kelimeden oluşan Çarkoye Selo’nun anlamı bir köy ya da imparatorluk malikanesini ifade eder. Fakat şimdilerde hızla kalabalık nüfuslu bir yere dönüşmesi sebebiyle bu anlamı kaybetmiştir. St.Petersburg’tan 20km uzaklıktaki bir tepede yer alır.” (6, s. 1) Çarskoye Selo’daki mimari yapıtların inşasında, İ. Brownstein, M. Zemsov, A. Kvasov, S. Çevakinski, B. F. Rastrelli, C. Cameron, J. Kvarengi, İ. Monigetti, V. Stasov ve daha birçok büyük sanatçı yer aldı. B.F. Rastrelli, çalışmaları 1748’den 19.yy’ın başlarına kadar süren ve zor bir mimariye sahip olan bu kompleksin inşasında tüm sanatsal alanın yönetimini üstlenmiş ve büyük rol oynamıştır. Küçük değişimlerle başlayan Rastrelli, binayı ve tüm saray parkı topluluğunu tekrardan inşa etti. Büyük Çarskoye Selo Sarayı’ndaki tekrar eden değişimler hakkında yorum yapan ünlü Rus sanat eleştirmeni Alexander Benoit, Çarskoye Selo hakkındaki kitabında Theophile Gautier’in «Eski ve Yeni Rusya’nın Sanatsal Hazineleri»: adlı albümüne atıfta bulunmuştur: «1860’larda, nedeni bilinmemekle beraber, zarif sütunları ve statüsüyle ön sundurma yeniden inşa edildi. Eski sundurma, Theophile Gautier’in portresine yerleştirilen fotoğrafta hala görülebilir.» (2, s. 86) A.N. Benoit gibi bir eleştirmenin bu ifadeleri, makalesinin yayınlanmasından 100 yıl sonra, Gautier’in albümünün özellikle bu zamanlarda, Rus sanat yapıtlarının incelenmesi adına büyük bir dokümanter değere sahip olduğunu anlatmaktadır.
Katerina’nın adı verilen sarayın inşasının ve işlemelerinin tamamen bitirilmesi 1756-1757 yıllarına dayanır. Masmavi renkteki duvar, altın kaplama sıva ve oyma detaylarla işlenmiştir. Saray, altın parıltılar, ışık oyunları ve yarım gölgeler ile hayal edilemeyecek derecede kıymetli bir mücevhere dönüştürülmüştür. Barok mimarinin sanatsal biçimlerinin somutlaştığı cephelerin dekoratif işlemelerin parlaklığı ve özellikle bina planının karmaşıklığının, alışılmadık derecede yemyeşil süslemeler ve tuhaf mücevher biçimlerinin verdiği ihtişamla, çağdaşlarının tam anlamıyla gözlerini kamaştırmıştır. Çarskoye Selo Rusya İmparatorluğu’nun dönüm noktası olmuştur. Onun büyük şöhret dedikoduları Rusya sınırlarını aşmıştır. Saray, ihtişamıyla herkesi şaşırtmış ve tüm Rus İmparatorlarının dinlenmek için tercih ettiği yer haline gelmişti. Geleneksel olarak burada törenler, maskeli balolar, önemli diplomatik davetler gerçekleşmiştir. Sarayın yaldızlı kabartmaları ve heykel detaylı cephesi iç kısımlarında bol miktarda altın taşımaktadır. Bunlar arasında, o dönem “altın” adı verilen sarayın anfilada geçidinin genel görünümü göze çarpmaktaydı. Yaldızlı kaplamalarla çevrili ve kapılarının arasında bir perspektife sahip olan geçiş yolu, çeşitli formlarıyla, farklı kabartma figürlerin ışık oyunlarıyla göz kamaştırıyordu. İlk bakışta bir bütün olarak algılanan bu altın koridor, merdiven girişinin kuzeyine konumlandırılmış gittikçe ayrı ayrı dizilmiş salonların güzelliğini ortaya çıkarmıştır. Theophile Gautier, Çarskoye Selo albümünde bu geçidin hakkında şunları söylemiştir: «Önümüze söveleri, heykel kompozisyonuyla ve yaldızlarla işlenmiş on-on iki kapının perspektifi açılıyor. Uzun ve geniş galeri sayesinde kuşkusuz müthiş bir etkiye sahip. Yanılsama etkisi meydana geliyor! Söveler altınla süslenmiş. Onların parıltısı sayesinde her şey aydınlanıyor ve etrafına ışık saçıyor Bezeme sanatı tekrarlanmış fakat her kapı kendine özel figürlere sahip. Bunlar, aşk tanrısı figürleri ve yalnızca hayal gücünün gösterilebileceği zenginlikte çeşit çeşit kıvrımlardır.» Katerina Sarayı’nın elli yedi salonu, altın ismi verilen anfiladayı oluşturuyordu. Ancak bu salonlar İkinci Dünya Savaşı döneminde yıkıldı, ilerleyen yıllarda ise yirmi dokuz tanesi onarıldı.
Katerina Sarayı’nın en muhteşem ve parlak salonu, sarayda genişçe yere sahip Büyük Salondu, en görkemli törenlere, sayısız kutlama ve maskeli balolara ev sahipliği yaptı. Gautier Büyük Salon için şunları söyler: «Bu muazzam oda, binanın tüm uzunluğu kadardır ve iki kat kadar yüksekliği vardır. Her iki taraf on üç pencereyle aydınlatılır. Pencereler iki mimari süslemeyle dekore edilmiştir. İlk motif küçük aşk tanrılarını temsil eder, kalabalık olan bu kompozisyona ikinci sujenin temasını oluşturan melekler eşlik eder. Bu yaratıcı görünüm, pencere çevresinin simetrisini bozmadan monotonluktan kurtulmanıza olanak sağlamaktadır. İki pencere arasında, sayısız yaldızlı aplikler bulunan panel aynalarla kaplanmış duvarlar bulunmaktadır.» (6, s. 9). Rastrelli’nin bu salonun dekorasyonunda uyguladığı tarz, Avrupa’da ünlüydü. Sonradan Rusya’da da popülerlik kazandı ve tüm pencere ve kapılar arası duvarlara büyük aynalar yerleştirildi. Akşam olduğu zaman tüm perdeler indirilip salonda yüzlerce mum yakıldığında aynalardan yansıyan ışık sayesinde her yer daha çok aydınlanmıştır. Çok değerli, gösterişli kıvrımlarla ve altın çerçeveyle işlenmiş aynalar masalsı bir pencere etkisi yaratıyordu. Büyük Salon Elizabeth Petrovna döneminin simgesi haline gelmiştir ve o dönem ayna neredeyse tüm önemli konutlarda zorunlu olarak bulunması gereken bir obje olmuştur.
Rus aristokrasisinin evlerinde çok sayıda büyük ayna olduğu Theophile Gautier tarafından kayda geçirilmiştir. Gauthier, Çarskoye Selo’nun büyük salonunu II. Aleksandr döneminde birkaç kez görme fırsatı elde etmiştir. O dönem sarayın inşası yeni tamamlanmış, A.N. Benotit’in yazdığı değişiklikler ve sonrasında gerçekleşen kötü olaylar henüz meydana gelmemişti. Bilindiği üzere İkinci Dünya Savaşı döneminde, Büyük Salon’un çatısına sıkışan büyük mermiler çatının bir kısmını ve park cephesinin duvarlarının bir bölümünün yıkımına sebep oldu. Zarar gelmeyen aynaların kalıntılarını ve yaldızı figür yığınları faşistler tarafından yağmalandı. Birkaç ay sonra başlayan çalışmalarla, yıkılanlar restoratörlerin yıllar süren büyük emekleri sonucunda yenilendi. O günlerden sonra, birçok insanın inanılmaz çabaları sayesinde Büyük Salon’un kapıları ziyaretçilerine açıldı
. Theophile Gautier, ihtişamlı Kehribar Salonu’nu görme şansını yakaladı. Güzelliğinin ilk haliyle duran sanat eserine hayranlıkla bakıyordu. Bu salon için şu sözleri sarf etti, kısaltmadan vermiş olalım: «Kehribar Salonu’ndan bahsetmek istiyorum. Bu saraylar ‘Binbir Gece’ de ya da peri masallarında olduğu gibi mimarisi sihirbazlara, dâhilere ya da cinlere bırakılmış değildir. Bahsi geçen sarayların salonları, elmaslardan, yakutlardan ve sümbüllerden veya mücevher olarak bahsedilen diğer değerli taşlardan yapılmıştır. “Kehribar Salonu” kelimesi şiirsel bir abartı değildir, aksine gerçeğin ta kendisidir. Burası, karanlık büyük bir yatak odası ya da küçük bir çalışma odası değildir. Üç tarafı yerden frizlere kadar kehribar mozaikleriyle bezenmiş oldukça büyük bir odadır. Bu kadar bollukta kehribar görmeye alışkın olmayan biri limonun açık renginden, topaz taşının parıldayan haline kadar sarının tüm tonlarının zenginliğinden gözü kamaşır ya da kör olur. Güneş duvarları aydınlattığında ve güneş ışınları şeffaf kehribarın damarlarına nüfuz ettiğinde, Kehribarın arka fonundaki altın oymalar solgunlaşır hatta sahte gibi görünür.» (6, s. 7–8). Kehribar odasında bazen küçük akşam toplantıları olurdu. Hükümdarlara, monarşiye yakın olan isimler misafir gelir, kart oyunları oynanırdı. Ayrıca, bu törensel ortamda büyükelçiler de ağırlanmıştır. Bilindiği gibi, Kehribar odası, Büyük Vatanseverlik Savaşı döneminde yıkıma uğramıştır. Bu önemli değerin kaybına dayanamayan müze çalışanları, yok olan bu eseri 1983’de yeniden yaratmaya başlamışlardır. Kehribar odasını restore etmek amacıyla altı ton kehribar alınmıştır. Ressamların, mimarların, taş kesicilerin, kimyagerlerin, arşivcilerin ve bibliyografların uzun yıllara dayanan özenli çalışmaları sonucunda kehribar dekorasyonu hayata geçirildi
Diğer salonlardan bahsedecek olursak, sarayda İskoç mimar, antik mimari uzmanı Charles Cameron tarafından tasarlanan odalar yapılmıştır. Arabeskovaya ve Lionskaya salonları gibi, yarattığı iç mekanlar, sağlam dekoratif işlemler ve özenli ince işlemeler sayesinde zarif güzelliği ortaya çıkarmıştır. Arabeskovaya salonunda sık sık oda konserleri düzenlenirdi. Ne yazık ki, oda korunamamıştır. Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda yıkıma uğramış ve odayla beraber birçok obje de kaybolmuştur. Arabeskovaya Salonu ile beraber Lionskaya Salonu da önem arz etmektedir. Bu salon özellikle zengin bir dekorasyona sahipti. Adını, Fransa’daki Lyon fabrikasında dokunmuş altın sarısı ipek duvar kağıdından almıştır. Gautier’in de belirttiği gibi, bu salonun, bezeme sanatının değeri, kriter olarak belirlendiği takdirde Avrupa saraylarındaki birkaç salon ile karşılaştırılabilmesi mümkündür. Amarant bitkisi, zeytin, gül ve sandal ağaçlarından yapılan parkeler, nilüfer çiçeklerini andıran sedef deseniyle kaplanmıştır. Kapılar ise, ince sedef işlemeler, bitkisel kıvrımlar, zarif vazo ve sfenks figürlerinin olduğu Kazan meşesidir. Charles Cameron, odanın her yerini çevreleyen duvarların alt kısmındaki panelleri, frizleri ve kornişleri lacivert taşlarıyla süslemiştir. Lacivert taşı, kireç taşı bileşenlerini taşıması sebebiyle beyaz renklere ve pirit kalıntıları sayesinde ise altın sarısı damarlara sahip olan yarı değerli bir doğal taştır. Lacivert taşı kaplamaları, daha sonra “Rus mozaiği” olarak bilinen bir teknikle yapılmıştır. Taşlar tabana yapıştırılıp ince plakalar haline getirilir, büyük parçaları geniş yüzeylere ince bir şekilde yerleştirerek ve renkli taş plakalarla kaplayarak oluşturuluyordu. Birbirine tam olarak oturtulmuş ve sağlamlık izlenimi yaratmaktaydı. Lionskaya Salonu’nun lacivert taş işlemeli panelleri çeşitli grotesklerin yaldızlı bronz kaplama detaylarıyla süslenmiştir. Theophile Gautier şöyle ifade etmiştir: «Sövelerin kenarları boyunca bronzlarla da süslenmiş lacivert taşlı geniş şeritler mevcuttu. Bu odada bol miktarda lacivert taşı vardı.» (6, s. 11-12) İç mekânın tasarımında mimar, lacivert taşı sadece duvarların dekorasyonunda değil, aynı zamanda mobilyalarda da kullanmıştır. Lionskaya Salonu’nda, İmparatoriçe’nin konuşmacıları huzura çağrılmayı beklerlerdi. Bu salonda çok mühim görüşmeler düzenlenmiştir. Düğünler Çarskoye Selo’da gerçekleşse de burada Rus büyük düşeşlerinin taç giyme törenleri olurdu. Lionskaya Salonu 19.yy’ın ortalarında somutlaştırılmış sanatın mutlak bir şaheseri olmuştur.1941 yılına kadar, Katerina Sarayı’nın Lionskaya Salonu’nda kullanılan lacivert taşlı süslemeler ve mobilyalar ile St. Isaac Katedrali’nin ikonostasisinin lacivert taşlı sütunları, XVIII-XIX yüzyılların Rusya’sındaki iç dekorasyonda lacivert taş kullanımının en büyük örnekleri olmuştur. Lionskaya Salonu’nun mimari süslemeleri Büyük Vatanseverlik Savaşı sırasında yok oldu. Ve Theophile Gautier’in Çarskoye Selo hakkındaki albümünün de dahil olduğu yalnızca korunmuş arşiv malzemeleri, bu salonları, sarayın dekorasyonunu ve imparatorluk ailesinin Katerina Sarayı’ndaki son odalarının gösterilmesini mümkün kılmaktadır.
Notlar
- Bardovskaya L.V. Kehribar Odası: Katerina Sarayı, Çarskoye Selo/ L. V. Bardovskaya. – St. Petersburg.: Aurora; Kaliningrad: Kehribar Masalı, 2000. – 60 s.
- Benoit A.N. İmparatoriçe Elizabeth Petrovna’nın döneminde Çarskoye Selo / A. N. Benoit. – St. Petersburg.: R. Golike ve A. Wilborg, 1910. – 262 s.
- Vilshkovski S.N. Çarskoye Selo / S.N. Vilshkovski. . – St. Petersburg.: R. Golike ve A. Wilborg, 1911. – 277 s.
- Voronov M.G. Kehribar Odası: Katerina Sarayı Müze Topluluğunda Kehribardan Yapılan Sanat ve El Sanatları başyapıtı / M.G. Voronov, A.M. Kuchumov.- L.: RSFSC sanatçısı, 1989. – 285 s.
- Gollerbach E. F. Çocuk Köy Sarayları, Müzeler ve Parklar: Rehber Kitap / E. F. Gollerbach. – Pg.: Gosizdat, 1922. – 126 s.
- Gautier T. Tresors d’art de la Russie ancienne et moderne. Palais Imperial de TsarskoeСело / Т. Gautier. – Paris: Gide, 1859. – V. 2. – 19 p.
Yazar/Muhabir: В. Б. Сназина
Kaynak: Cyberleninka
[1] St.Petersburg’ta eskiden kraliyet ailesinin ve soylu sınıftan misafirlerin ağırlandığı yerleşim yeri.
[2] Toponimi veya yer adı bilimi, yer isimlerinin, onların orijinlerinin, anlamlarının, kullanımlarının ve tiplendirmesinin bilimsel araştırmasıdır.