Size daha iyi hizmet verebilmek adına sitemizde çerezler bulundurmaktayız. Gizlilik Politikamızı öğrenmek için tıklayınız. Ayrıca kişisel verilerin koruması kanunu kapsamında TESAD ile iletişime geçen her birey, iletişim verilerinin paylaşılmasını ve ilgili TESAD birimlerince kullanılmasını kabul beyan ve taahhüt eder.
Hayvan Hakları
libcom.org'dan alınmıştır.

Teori ve Uygulamada Hayvan Hakları Hareketi: Sosyolojik Literatüre Genel Bakış

Lyle Munro*

Uygulamalı Medya ve Sosyal Bilimler Yüksekokulu, Monash Üniversitesi

 

Özet

Geleneksel olarak en çok filozofların insan olmayan hayvanlara (bundan böyle hayvanlar olarak bahsedilecektir) karşı davranışımızın etiği hakkında söyleyecekleri olmuştur, ancak son yıllarda sosyal bilimciler de insanlar ve diğer hayvanlarla ilgili meselelerle meşgul olmuşlardır. Bununla birlikte, sosyolojik literatürde ve daha genel olarak, ortaya çıkan İnsan-Hayvan Çalışmaları (Antrozooloji) alanında, hayvan koruma hareketine ilgi azdır. Eliasçı teori, Marksist gerçekçilik, feminizm, ekofeminizm ve sosyal oluşturmacılık teorisinine göre incelenen bu makale; hayvan aktivizmi ve savunuculuğuna yönelik önemli aktivist yaklaşımlarla birlikte konunun ampirik olarak zayıf olmasına rağmen teorik zenginliğine gösteriyor. Hayvan koruma hareketinden burada basitçe hayvan hareketi olarak veya uygun olduğunda, onun üç kolundan (hayvan refahı, hayvan özgürlüğü ve hayvan hakları) biri olarak anılacaktır. Makale,  hayvan aktivistleriyle işbirliği içinde çalışan sosyal hareket uzmanlarının sosyal hareket teorisini ve pratiğini nasıl geliştirilebileceğine dair bir tartışma ile sona ermektedir.

 

Giriş

Tovey (2003), Hobson-West (2007) ve Irvine (2008) gibi bazı yazarlar son zamanlarda sosyal bilimle ilgili metinlerinde antrozooloji konusunun nadir ele alınmasına dikkat çekmiştir. İnsan-Hayvan Çalışmaları alanındaki çalışmalar çoğunlukla uzman dergilerle ve daha önce yayınlanmış makalelerin derlenmiş antolojileriyle sınırlıdır (Arluke ve Sanders 2009; Flynn 2008; Wilkie ve Inglis 2007). Bunlardan en çok Arluke ve Sanders koleksiyonu, hayvan hareketinin sosyolojisine dikkat çekmektedir (toplam 35’ten dört makale). Bu makalelerin hiçbirinin yalnızca hayvan hareketi sosyolojisine ayrılmaması, daha genel olarak literatürün bir yansımasıdır. Çünkü birkaç sosyolog dışında bu hareketin geniş gündemine veya şikayetlerine odaklanan olmamıştır. Örneğin sosyal bilimciler; hayvan deneylerinde, yoğun tarımda ve çeşitli eğlence ve sporlarda hayvanların kullanımına ve istismarına karşı hayvan hareketinin son derece önemli kampanyalarını nadiren inceler. Kayda değer istisnalar arasında kriminolojide Beirne (1995, 1999, 2007) ve Cazaux (1999); Noske (1989) antropolojide; Garner (1993, 1998, 2006, 2010) siyaset biliminde; ve Jasper ve meslektaşları (Jasper 1999, 2004; Jasper ve Nelkin 1992; Jasper ve Poulsen 1995), Agnew (1998), Einwohner (2002), Nibert (2002), Munro (2005) ve sosyolojide Cherry’dir (2010). Takip eden bölümde önerildiği gibi, yeni bir toplumsal hareket olarak hayvanları koruma çalışması, bilim insanlarının erişebileceği teoriler ve bakış açıları açısından potansiyel olarak zengindir.

 

Hayvan Hareketi Konusunda Bazı Bakış Açıları

Barnes’a (1995) göre, büyük ölçekli toplumsal dönüşümler arayan eski, sınıflara dayalı Avrupa hareketlerinden farklı olarak, İnsan-Hayvan çalışmaları gey haklarından ve doğadan bahseder. Hayvan hakları da dahil olmak üzere Teori ve Pratikte Hayvan Hakları Hareketi konuları tehdit altındaki belirli grupların veya yaşam tarzlarının savunulmasına odaklanır. Hayvan hareketi bazı sosyal bilimciler tarafından politik bir hareket (Garner 1993; Wolfe 1993) ve diğerleri tarafından sosyal ve ahlaki bir hareket olarak algılanır (Jasper ve Nelkin 1992; Richards 1990). İnsan-Hayvan hareketi bazen çevre hareketiyle (Eckersley 1992) bazen de eko-pax hareketleriyle (Pakulski 1991) bağlantılıdır.

Crook, Pakulski ve Waters (1992, 153), “Batı’daki ecopax hareketleri sivil hak savunucularını, feminist destekçilerini, hayvan özgürlükçülerini ve bir sürü başka grubun ilgisini çekiyor.” diye yazıyor. Agnew (1998), Nibert (2002, 2003) ve Sztybel (2007), hayvan hareketinin; sınıfçılık, ırkçılık, cinsiyetçilik üçlüsüyle birlikte özellikle türcülük dahil olmak üzere baskıcı tahakküm yapılarının reddini temsil ettiğini iddia eder.

Sutherland ve Nash (1994) hayvan haklarını yeni bir çevresel kozmoloji olarak tanımlarken, Eder (1990) moderniteye karşı hareketler olarak vejetaryenlik ve hayvan haklarını da içine alır. Bu arada, Tester (1991) bu hareketleri bağnaz kültler olarak görüyor ve hayvan haklarının güçlü bir eleştirmeni olan Wolfe (1993), ekolojik ve hayvan hakları konularını Batı’da en hızlı büyüyen siyasi hareketler ve hümanist değerlere en çok tehdit oluşturan hareketler olarak görüyor.

Bu farklı görüşler, hayvan hareketini neyin harekete geçirdiği konusunda net bir fikir birliğinin olmadığını göstermektedir. Bununla birlikte, Crook ve diğerleri, bu yeni sosyal hareket hakkında ‘yeni’ olanın, ‘uluslararası kitle iletişim araçlarına maruz kalma ile birleştirilmiş özel yönelimleri’ olduğunu iddia ettiklerinde olası bir ipucu önermektedir (1992, 148). Hayvan hareketi söz konusu olduğunda, bu hareketler; benzersiz ahlaki kaygılarını, yani hayvan haklarını, do-it-yourself (Kendin yap) hareketi gibi kendi kendini örgütlemeyi ve daha da önemlisi, kitle iletişim araçlarının teşhirine yönelik skandal yaratan görüntüleri içeren drama ve gösterilerin kullanımını, bu sebeple Jasper’ın (1999) hayvan hakları hareketine destekçi toplamada ahlaki açıdan zorlayıcı görüntüleri, “aşırı retoriğin” ve “ahlaki şokların” önemine vurgu yapmasını kapsar.

Daha geniş bir analiz düzeyinde, bir dizi sosyologun çalışmaları ve teorik fikirleri, çağımızın en yanlış anlaşılan toplumsal hareketlerinden birini açıklamak için en olası adaylar arasında gösterildi. Bu fikirler Eliasian teori (Van Krieken 2001), Marksist gerçekçilik ( Benton 1993), feminizm ve ekofeminizm (Vance 1993) ve sosyal oluşturmacılıktır (Hannigan 1995; Yearley 1992). Bu bakış açılarını aşağıdaki gibidir.

Elias teorisi, son birkaç yüzyılda hayvanlara karşı değişen tutumlar gibi uzun vadeli süreçleri açıklamada en  çok umut vadedendir. Elias, ‘uygarlaşma süreci’ nedeniyle utanç ve şiddete karşı değişen tutarsızlık eşiklerinin önemini vurgular (Elias 1978). Bu teori, hayvan bedenlerinin kamusal alanda sergilenmesi de dahil olmak üzere hayvanlara yönelik zulmün ve şiddetin Batı’daki çoğu insan tarafından nasıl tutarsız görüldüğünü gösterir. Teorisi, “iştahın uygarlaşması” (Mennell 1991) ve vejetaryen ve vegan diyetlerinin artan popülaritesi ile ilişkili uzun vadeli bir eğilim bu teoriyi desteklenmektedir. Böylece et, büyük ölçüde gizli bir şekilde satın alınır ve vejetaryen diyetler, çiftlik hayvanlarına daha insancıl muamele talepleriyle birlikte daha popüler hale gelir (Fiddes 1991). Elias teorisi, Tester (1991) ve Franklin (1999) tarafından tartışılsa da, yine de hayvan hareketi için, özellikle et yeme, vejeteryanlık ve hayvanlara karşı yapılan acımasız uygulamalarda öngörülen azalma hakkında yararlı bir kaynaktır.

Marksist realist ve sosyolog Benton (1993, 1995), insanların doğa parkları, hayvanat bahçeleri ve sirkler, evcil hayvan besleme, hayvan deneyleri ve yoğun çiftçilik gibi çeşitli sosyal konularda hayvanların nasıl mahkum olduğuna gösterir. Bu konuların her birinde, hayvanlara canlı varlıklar olarak değil, mülk olarak davranıldığını söyler. Ayrıca fabrika çiftçiliği ile mezbahalardaki ve yoğun hayvan fabrikalarındaki işçilerin koşulları arasında paralellikler kurar. Benton’ın “etkili güven, sadakat, merhamet ve sorumluluk bağlarının” (1995, 175) ortaya çıkma isteği, kendisinin de kabul ettiği gibi, hayvanların sömürülmesine itiraz etmenin işçilerin çıkarlarına aykırı olduğu düşünüldüğünde gelişmesi muhtemel değildir. Kadın hareketi, özellikle ekofeminizm olarak bilinen kol, bu duygulara çok daha fazla sempati duyuyor.

Artık hayvanlar ve çevre üzerine geniş bir ekofeminist literatür var (ana hat için bkz. Vance 1993). Bu literatür, hayvan ve çevre aktivistleri için kapsamlı bir kaynak sağlıyor. Sosyal oluşturmacılık: temeli vygotsky’nin sosyo-kültürel teorisine dayanan, öğrenmede sosyal çevre ve bireysel farklılıkların önemine dikkat çeken öğrenme kuramı. bu kurama göre öğrenme kişinin yeni bilgiyle eski bilgileri ilişkilendirmesi ve kendi deneyimleri aracılığıyla yapılandırması yoluyla gerçekleşir.

Hayvan hareketinin ideolojisi ve kampanyalarıyla ve ayrıca hayvan korumacılarının tanıklıklarıyla en uyumlu teori, sosyal oluşturmacılıktır. Sosyal oluşturmacılık, sosyal hareket ve sosyal problem teorilerinden yararlandığında, hayvan hareketini analiz etmenin sosyolojik olarak en umut verici yollarından birini sunar.

Sosyal Oluşturmacı Bir Çerçeve

Sosyal oluşturmacı teori, Buechler’e göre, “toplumsal aktivizmde etkinlikleri ve kültürel süreçleri çerçevelemenin rolünü vurgulayarak kolektif eylem çalışmasına sembolik etkileşimci bir yaklaşım getirir” (1995, 441). Başka bir deyişle, hayvan hakları fikri doğal değildir; sempatizanlar ve eleştirmenlerle etkileşim içinde, tipik olarak kolektif bir girişim olarak tartışılmalıdır. Sosyal ve ahlaki bir sorun olarak hayvan hakları konusu, hareketin aktivistleri (sokaklardaki) ve savunucuları (dairelerdeki) tarafından inşa edilir. Mauss’a (1989) göre toplumsal hareketler ve toplumsal sorunlar, “aynı gerçekliğin alternatif özellikleridir” (Bash 1995, 248’de alıntılanmıştır), Jenness (1995) ve McCright ve Dunlap (2000) tarafından da desteklenen bir önermedir. Munro (2005), Holstein ve Miller (1993) ve Miller ve Holstein’ın (1989) ‘toplumsal problemlerin işleyişi’ olarak tanımladıkları şeylerde aktivistlerin bu iki geleneği nasıl kullanıldığını göstererek bu kavramsal çerçeveye katkıda bulunur. Yine bu gelenekte yazan McDonald (2000), insanların ‘okuyarak, düşünerek, konuşarak ve hayvan hakları veya vejetaryenlikle ilgili faaliyetler gibi’ sosyal problem çalışmalarına katılarak nasıl hayvan aktivisti, vegan ve vejetaryen haline geldiklerini anlatmıştır. Benzer şekilde, Irvine (2003), Amerika Birleşik Devletleri’ndeki hayvan barınağı çalışanlarının, halkı hayvan sağlığı, eğitimi ve davranışı hakkında eğitmeyi içeren sosyal problem çalışmalarına nasıl dahil olduğunu göstermiştir. İstenmeyen evcil hayvanların kaderini iyileştirmek, bireysel hayvanları kurtarmak için hayvan refahı gündeminin bir parçasıdır. Hayvan hakları savunucuları ve özgürlükçüler için daha önemli olan, sırasıyla Noske (1989) ve Kew’in (1999) “hayvan-endüstriyel kompleks” ve “hayvanları kullanan konsensüs” olarak adlandırdıkları milyonlarca hayvanın istismarını ortaya çıkarma arayışıdır.

Wilson (1973) öncülük ettiği toplumsal hareket kavramı o zamandan beri Snow ve Benford (1988, 1992) ve daha yakın zamanda Snow ve Byrd (2007) tarafından kapsamlı bir şekilde geliştirilmiştir. Bu teorisyenler, tüm toplumsal hareketlerin, tanısal, prognostik ve motivasyonel dayanağında veya Wilson’ın (1973) orijinal terminolojisinde, bir hareketin teşhisi, prognozu ve motivasyonu olmak üzere üç temel çerçeveleme görevi olduğunu öne sürerler. Hayvan hareketi örneğinde, konu girişimcileri, çevresel tehditlerin giderek daha fazla antropojenik sosyal problemler olarak inşa edilmesiyle aynı şekilde hayvan sömürüsünü sosyal bir problem olarak tanımlarlar (Hannigan 1995; Yearley 1992). Hayvan hareketinin tanısal çerçevesi, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve en önemlisi fauna ve floraya zarar vermekle eşdeğer bir sosyal sorun olarak hayvan istismarını hedeflemektir. Bu, hayvan hareketinin, özellikle kültürel olarak onaylanmış hayvan deneyleri, yoğun çiftçilik ve eğlence amaçlı avcılık bağlamlarında hayvanlara (kötü) muamele etmemizle ilgili endişeleri nedeniyle sosyal sorun statüsü kazanmaya çalıştığı anlamına gelir.

Hareketin teşhis çalışmalarının çoğu filozofların fikirleriyle ilişkilendirilirken, etiği sosyal eyleme dönüştüren hayvan aktivistlerinin ve savunucularının sosyal sorunları çalışmasıdır. Hareketin içindekiler, canlı varlıklara yönelik adaletsizlikler olarak hiçbir toplumun hoş görmemesi gereken, başta dirikesim, fabrika çiftçiliği ve kan sporları (avcılık, hayvan dövüşü vb) olmak üzere varsayılan suistimalleri tespit eder, adlandırır ve düzenler. Hayvan aktivizmi ve savunuculuğunun pratik çalışması, hareketin prognostik düzenidir, yani davasını kovuşturmak için kullandığı taktiklerdir. Toplumsal hareket örgütlerinin ikonik biçimindeki hareketlendirici yapılar, çeşitli kampanyaları düzenlemek ve her bir hayvan adına duyguları ve ahlaki sermayeyi harekete geçirmek için geliştirilmiştir.

Çoğu insan için hayvan hakları kavramı yabancıdır, bu nedenle hayvan hareketinin görevi onu normalleştirmektir: ‘Eğer bir sosyal hareket faaliyetinin amacı varsa’, diye yazıyor Scott, ‘o zaman bu, daha önce egzotik olan konuların normalleştirilmesidir.’ (1990, 10). Canlı hayvan kesimine, fabrika çiftçiliğine ve kan sporlarına karşı çığır açıcı kampanyalarda hayvan hakları fikrini normalleştirmek, ana akım olan hayvan hareketinin toplumsal sorun çalışmalarını oluşturur. Şimdiye kadar, sosyal bilimciler yerine sosyal hareket aktivistleri bu uygulamaları mantıksız olarak gördüler. Bazı dikkate değer istisnalar olsa da, “hayvan meselesi” üzerine yazılan çoğu sosyal bilim yazıları, hayvanlara uygunsuz bir şekilde “yersiz” ve tehlikeli hayvan hakları yanlılarına “kontrolden çıkmış” olarak görmüştür.

 

Hayvan Hareketinin Savunuculuk Ve Aktivizm Tarzlarına Daha Yakından Bir Bakış

Acı ve ıstırap; sivil haklar, kadın ve hayvan hareketlerinde reformcular tarafından “zayıfların kutsal haklarını” desteklemek için başlatılan kampanyalarda belirgin bir şekilde yer aldı (Clark 1995). Hareketin üç ana kolundaki (refah, özgürlük ve haklar) hayvan korumacılar, hayvanların yiyecek, araştırma araçları veya spor ganimeti olarak metalaştırılacak “şeyler”den ziyade, hissedebilen varlıklar olduğu ilkesinde birleşiyorlar. Sosyal sorunlar olarak hayvanlarla ilgili konularda yapılandırmacı bir yaklaşım kullanan sosyologlar arasında et konusunda Maurer (1995), fabrika çiftçiliği konusunda Kunkel (1995) ve ördek avlama konusunda Munro (1997) var. Bu çalışmalar vejetaryenlerin, sağlık savunucularının ve kan sporları karşıtlarının endişelerini sosyal problemler olarak çerçevelemek için çeşitli retorik stratejileri nasıl kullandıklarını ortaya koyuyor.

Wolfe’un (1993) The Human Difference (İnsanın Farkı) adlı kitabında örneklenen antroposentrik düşüncede, insanlar ve hayvanlar tamamen farklı türler olarak algılanır. Bu baskın paradigmada, hayvanlar haklardan çok iyiliği hak eder ve onların çıkarları her zaman insan refahının taleplerine tabidir. Bu, hayvan refahı ile temsil edilen en makul hayvan koruma şekline karşılık gelir. Hayvan refahının ahlaki bağlılığı, Clark’ın (1997) “hayvanlar için ılımlı ilgi normu” dediği şeydir. Tersine, hayvan hakları hayvan sömürüsünün ortadan kaldırılmasını gerektirirken, Peter Singer (1975, 1990) tarafından savunulan hayvan özgürlüğü bu iki uç arasında yer alır. Hayvan refahı “özgürlük” hakları, hayvan hareketinin ana ideolojilerini ve stratejilerini oluşturur ve bu incelemenin geri kalanında tartışılacaktır.

 

Hayvan Refahı: Ahlaki bağlılığı desteklemek

Birleşik Krallık ve Avustralya’da Hayvan Zulmünü Önleme Kraliyet Cemiyeti (RSPCA) ve Hayvan Zulmünü Önleme Cemiyeti (Kuzey Amerika’da SPCA), (esas olarak) evcil hayvanlara insancıl muamele konusunda politika yapıcıları lobicilikten sorumlu hayvan refahı sivil toplum kuruluşlarının (STK’lar) özetidir. (R)SPCA’nın kurumsal siyaset içinde çalışma stratejisi, STK’nın hayvanları etkileyen mevzuatta yalnızca kademeli değişiklikleri başarmak için tasarlanmış ılımlı, reformist bir gündemi sürdürmesini sağlamıştır. İngiltere’de 19. yüzyılın başlarındaki başlangıcından 1960’lara kadar, RSPCA, üyeliğinde orta sınıf saygınlığını ve hayvanlara insancıl muamele etme özlemlerinde ahlaki bağlılığı özetledi; yani hayvanlar önemlidir ama insanlar kadar değil.

Robert Garner (2006), hayvan refahı etiğini insanların insan olmayan hayvanlardan üstün olduğu fikrini ve türcülüğü reddetmediği için eleştirmiştir. Bununla birlikte, hayvan refahı konumunu felsefi olarak kusurlu olarak görse de, onun politik stratejisini savunuyor. Garner, “önemli insan çıkarlarından ödün vermeyen, hayvanlara yönelik muameleyi iyileştiren reformlara odaklanmanın ve gereksiz acı olarak kabul edilen algıları değiştirmeye çalışmak için kampanyalara katılmanın” politik olarak mantıklı olduğunu savunuyor (2006, 161).

Başka bir yerde, Garner (1993), hayvan refahı konusundaki yasal reformun, kamuoyunu kazanma çabalarını ahlaki hale getirmekten daha etkili olduğunu öne sürüyor.

Sonraki bir makalede, İngiliz kamuoyunun hayvan hakları kampanyalarına verdiği desteğin önemini kabul ederken (örneğin tilki avına karşı uzun süredir devam eden kampanyada) Garner (1998), hareketin başarısını hem Hunt Saboteurs Association’ın (Av Sabotajı Derneği) militan tabanlarına doğrudan eylemine hem de Zalim Sporlara Karşı Birlik’i savunuculuk çalışmalarına bağlıyor. Ancak Garner, Çok sayıda İngiliz milletvekilinin tilki avı yasağı için başarılı bir oylamayla Birliğin uzun vadeli taahhüdünü kabul etmesiyle, Birliğin yasama savunuculuğu çalışmalarının nihayetinde avcılık karşıtı kampanyacılar için oylamayı kazanmada daha etkili olduğuna inanıyor.

İngiltere’deki av tartışması, av karşıtı davaya sempati duyan birçok İşçi Partisi parlamenterinin desteğiyle Birlik tarafından siyasi seçkinlere erişim sağlandığında siyasi fırsat yapısının önemini vurgulamaktadır. Bununla birlikte, ana kavramı siyasi fırsat yapısı olan siyasi süreç modeli, Good-win, Jasper (1999) ve Goldstone (2004) gibi önde gelen sosyal hareket bilim adamları tarafından yetersiz bulunmuştur. İlkine göre model, yapıyı etkiler ve kültürü ihmal ederken Goldstone, modeli rakip oyunculardan oluşan karmaşık bir alandaki tüm unsurları hesaba katmak için çok geniş olduğu fikrini savunur (2004, 358). Goldstone’un politik süreç modeline alternatifi, Giugne’nin (1998) bir hareket ve onun politik çevresi arasındaki ilişkinin herhangi bir analizinde iki önemli yönü tanımlamasına benzer, yani ‘ittifaklar ve karşıtlıklar sistemi ve devletin yapısı’ (381).

Bu nedenle, bir siyasi ortamda etkili olan stratejiler ve taktikler diğerinde etkili olmayabileceğinden, siyasi bağlamın bir hareketin başarısı veya başarısızlığında çok önemli bir faktör olduğu açıktır. Siyasi iklimin bir fikir veya taktik için olumlu veya olumsuz olabileceği için zamanlama da oldukça büyük önem taşır. 1970’lerin ortalarında gelmiş bir fikir olan hayvan özgürlüğü daha sonra tartışılmaktadır.

 

Singer’ın “Hayvan Özgürlüğü” Pragmatizmi

Birçok gözlemcinin modern hayvan hakları hareketini başlattığına inandığı Peter Singer’ın Hayvan Özgürlüğü (1975), kadınlar, eşcinseller, farklı etnik kökene sahip insanlar ve çevre adına özgürlük hareketlerinin ortaya çıktığı ve toplumsal hareket aktivizminin arttığı bir dönemde – 1960’ların ve 1970’lerin protesto döngüsü- çıktı. Hayvan özgürlükçüleri, hayvanlara karşı davranışlarımıza pragmatik bir yaklaşımı savunarak, insanların ve diğer hayvanların çıkarları arasında bir denge arayışında Peter Singer’ın (1975, 1990) faydacı felsefesini benimserler. Bu nedenle, fabrika çiftçiliği ahlaki açıdan zıt bir fikir olarak görülür, ancak geleneksel çiftçilik bu şekilde görülmez. Eğlence amaçlı avcılık kötü görülür, ancak yerli halkların geçimi sağladığı avcılık kötü görülmez.

Fluekiger’in (2008) Radikal Hayvan Özgürlüğü Hareketi (RALM) olarak sınıflandırdığı hayvan hakları aktivistleri ve daha aşırı hayvan özgürlükçüleri, bu tür bir uzlaşmayı ahlaki açıdan yoksun olduğunu düşünüyorlar. Hayvan hakları aktivistlerini eleştirenler, onları artan bir sapma sırasına göre “radikal”, “müfrit” ve “terörist” olarak görmeye meyillidir. Kew (1999), kitle iletişim araçlarında bu tür etiketlerin yaygınlığına dikkat çekmiştir ve şüphesiz sıradan insanlar, “hayvan dostlarının” olumsuz tasvirlerinden etkilenmektedir. Hayvan hakları koruyucuları, bu tanımlamalara, örneğin “hayvan savunucuları”, “hayvan hakları koruyucuları”, “hayvan kurtarıcıları”, “hayvan avukatları” gibi kendi isimleriyle karşı çıkmaktadır. Singer’ın (1975) manifestosu, RALM’yi oluşturan çeşitli grup ve bireyleri doğurmuş olsa da, Singer’ın kendisi ne kölelik karşıtı ne de sağcıdır; ve hayvan korumacılarının büyük çoğunluğu da sağcı değildir. Singer gibi onların da amaçları pragmatiktir ve “hayvan hakları” fikrini yalnızca siyasi bir slogan olarak kabul etmeleri gibi.

Hayvan özgürlükçülerinin çoğu, Robert Garner (1993, 2010) ve Gary Francione’ın (1996, 2000) temsil ettiği ve son zamanlarda Francione ve Garner’daki genişletilmiş argümanlarında gösterilen hayvan refahı reformcuları ve hayvan hakları karşıtları arasındaki daha geniş felsefi tartışmayla ilgilenmez. (2010). Aktivistler, Francione’nin hayvan kullanımımızı içeren tüm uygulamaların kaldırılmasını talep eden duruşundan ziyade Garner’ın hayvanların yaşamlarında düzenlemeler yoluyla iyileştirmeler tercihine inanmaya daha meyillidir. Garner’ın görüşü, hayvan refahının aşamalı mevzuat arayışının, hayvanlara karşı davranışlarımızda ahlaki saflıktan daha fazla gelişme sağladığıdır. Garner bu konuda “İstediğiniz bir şeyi elde etmek hiç yoktan iyidir” der (2006, 161). Bu strateji aynı zamanda aktivistlerin ne kadar küçük olursa olsun politik bir kazanımın başarısından ilham aldığı “küçük kazanımların psikolojisini” (Weick 1984) de destekler.

Hayvan özgürlüğünün pragmatizmi – Şekil 1’de gösterildiği gibi – hayvan korumacılara, düzenleme veya kaldırma taraftarları arasında bir konum ve aynı zamanda diğer sosyal hareketlerde benzer düşünceye sahip gruplarla ortak bir zemin bulma beklentisi sunar. Hayvan özgürlükçüleri, türcülüğü cinsiyetçilik, ırkçılık ve tür içi sömürünün diğer biçimleriyle karşılaştırılabilir bir sosyal sorun olarak görür ve bu nedenle sosyal adalet, tüketici, halk sağlığı ve çevre grupları gibi ilerici sosyal hareketlerle koalisyon kurmaya müsaittir (bkz. örneğin Hargrove 1992; Luka 1995). Elizabeth Cherry’nin (2010) Fransa ve ABD’deki hayvan aktivistleri üzerinde yaptığı çalışma, hareketin dışında yankı bulamayan bir terim olan ‘türcülük karşıtı’ kavramının, ırkçılık ve cinsiyetçiliğe karşı hareketlerle ortak bir neden yaratma potansiyeli nedeniyle Fransız muhbirleri arasında nasıl popüler olduğunu ortaya koydu. Cherry, fiziksel, söylemsel ve ikonografik olan taktiklerde hayvan zulmünün açıkça kullanıldığı ikinci bir eylemci stratejisi olduğunu söyler. Ahlaki şoklar yoluyla halkın genel üyelerini kazanmak için tasarlanmış bu tür taktikler (Jasper ve Poulsen 1995), Cherry’nin de kabul ettiği gibi potansiyel destekçileri yabancılaştırabilir. Jasper’a (1997, 180) göre ahlaki bir şokun insanları harekete geçirmesi için açık bilişsel, duygusal ve ahlaki boyutlara sahip olması gerekir. Ancak, seyirci üzerindeki etkisi fazla şok ediciyse, geri tepebilir (böyle bir vaka örneği için, bkz. Mika 2006).

 

Hayvan Hakları: Mevcut Duruma Meydan Okumak

 

Hayvan hakları aktivistleri, siyasi süreç içinde çalışmaya yönelik hayvan refahı stratejisinin aksine, sivil toplum içinde iddialarını öne sürüyorlar. Kurumsal siyaseti atlamak, taban aktivistleri tarafından, kölelik karşıtı gündemlerinin peşinde koşan militan, yıkıcı (fakat şiddet içermeyen) protestolar düzenlemenin en etkili yolu olarak görülüyor. Hayvan refahı lobisinin yasal araçlar yoluyla aşamalı değişime odaklanmasının aksine, hayvan hakları aktivistleri bireylerin ve endüstrilerin hayvanlara davranış biçimlerinde temel değişiklikler arıyorlar. Regan’ın (1984, 1987) ardından, hayvan hakları savunucuları hayvan özgürlüğünün pragmatizmini reddederler ve bunun yerine insanların evcil hayvan besleme de dahil olmak üzere diğer hayvanları kullandığı tüm uygulamaların kaldırılmasını savunurlar. Regan, ‘hayvanların bilimde kullanımının tamamen kaldırılması; ticari hayvan tarımının tamamen dağılması; ticari ve sportif avcılık ve tuzakların tamamen ortadan kaldırılması” için çağrıda bulunuyor (1985, 13). Garner kısa süre önce, ahlaki eşitlikçilik argümanı bir kenara atılırsa ve onun yerine ‘hayvan haklarının kişiliklerine değil, hayvanların duyarlılığına dayanan çok daha (ahlaki ve politik olarak) kabul edilebilir bir hayvan hakları versiyonu’ ile değiştirilirse hayvan haklarının daha ciddiye alınacağını öne sürdü (2010, 128).

Benzer şekilde, vejetaryenlik konusu, Perlo’nun (2007) “hayvan haklarını geliştirme stratejileri” dediği şey hakkında önemli bir soruyu gündeme getiriyor. Çoğu zaman hayvan hakları akımındaki püristler, harekete katılmanın temel ilkesi olarak vejetaryen (tercihen vegan) olmayı her zaman ısrar ederler. Hayvan haklarının başarısını etik vejetaryenliğe yaygın bir geçişle yargılamak, kesinlikle çoğu ülkede hayvan haklarını belirsizliğe sürükler. Frank (2004) daha pragmatik bir strateji önerir. Radikal hayvan aktivistlerinin tüketicilere bilgi sağlamadaki rolünü vurgular ve yasadışı, şiddet içermeyen, gizli eylemlerin tüketicilere ‘ahlaki şoklar’ sağlamanın yanı sıra gıda düzenlemelerinde ciddi kusurları ortaya çıkardığını savunur. Hayvan refahı savunucuları, özgürlükçüler ve sağcılar bu konuda ortak bir amaç için birleşebilirler, ancak vejetaryenliğin yıkıcı potansiyeli tam olarak kullanılırsa bu olabilir. Bu, vejetaryen bir yaşam tarzının benimsenmesi sadece hayvan refahı ile ilgili hususları değil, aynı zamanda insanlar için çevresel ve sağlık iyileştirmelerini de içermesi gerektiği anlamına gelir.

Bu nedenle, Franklin (1999), habitatın yok edilmesinin ve hayvanların araştırma ve ticari tarımda kullanılmasının (bir zamanlar insanlığın iyiliği için gerekli olduğu kabul edildi) şimdi kabul edilemez riskler ve sorunlar yarattığını savunur. Bovine Spongiform Encephalopathy (‘deli dana hastalığı’), salmonella ve genetiği değiştirilmiş gıdalar gibi gıda korkuları, birçok alanda sosyal problemler olarak tanımlanmıştır. Bunlar;  tarım işletmeciliğinin küçük çiftçilere maliyeti (Dolan 1986); sağlık (Fraser ve diğerleri 1990); tüketiciler için çevresel riskler (Rifkin 1992); fiziksel çevre (Coppin 2003); üçüncü dünya açlığının hayaleti (Coats 1989); ve genetik mühendisliği (Kimbrell 1994). Bu gelişmelerle ilgili endişeler öncelikle insanın hayatta kalmasına yönelik korkular ve nadiren hayvan refahı konularıyla motive edilse de, vejeteryanlığın gelecekte insanların uzun vadeli diyeti olacağını öngören Elias (1978) tüm hayvanlar (insan ve insan olmayan) nihayetinde beslenme alışkanlıklarında bir devrim yaşayacaklar.

Şimdiye kadar, bu makale, sosyal bilimcilerin hayvan hareketini analiz ederken kullandığı bazı temel teorik yaklaşımlara odaklandı. Makalenin geri kalanı, hayvan korumacılarının uygulamalarına ve bu aktivistlerin toplumsal sorunlarının akademisyenlerin entelektüel çalışmalarıyla işbirliği yaparak nasıl yardımcı olunabileceği veya engellenebileceği sorusuna değiniyor.

 

Hayvan Hareketi İş Başında

Toplumsal hareketlerin hareket etmesi, “düşünceleri ve duyguları harekete geçirmek, yasaları değiştirmek, bazı eylemleri engellerken diğerlerini teşvik etmek” gibi hareketin farklı düzeylerini ve boyutlarını içeren eylemler aracılığıyla gerçekleşir (Eyerman 2006, 194).

Şekil 1’de stratejiler, ana akım hareketin üç ana kolu (refah, kurtuluş ve haklar) geniş örgütlenme ilkelerine atıfta bulunur; ilgili taktikler bu stratejik kategorilerin altında listelenmiştir.  Singer’ın Animal Liberation’daki (1975, 1990) felsefi görüşleri hayvan refahı ve hayvan hakları arasında yer alır. Ancak, hayvan hakları uygulamalarıyla politik olarak daha uyumludur. İkincisi, RALM gruplarının şiddet içeren, müfrit eylemleriyle sıklıkla kasıtlı olarak karıştırılır. Fluekiger’in RALM’de neyin ‘radikal’ olduğu anlayışının ‘… sabotaj ve vandalizm, hayvanların kurtarılması, kundaklama ve ev ziyaretleri de dahil olmak üzere doğrudan eylemler’ (2008, 111), radikalizmi aşırı ve şiddetli olarak yanlış yorumlayan bir listedir. RALM grupları aşırı ve şiddetli taktikler kullanırlar, ancak aktivistler bu terimlerin geleneksel anlamlarında radikal veya terörist değildir, çünkü mevcut duruma meydan okuyan hemen hemen tüm sosyal aktivistler radikal olarak görülebilirken, daha kötü olan ‘terörist’ tanımlaması sadece kamu malı rastgele saldırmak gibi şiddet planlayanlar ve yürütenler için geçerli olmalıdır.

Bazı hareket teorisyenleri ve filozoflar yukarıdaki modelin doğruluğunu sorgulayacak olsa da, genel olarak hareketin üç ana kolunun ideolojilerine ve daha da önemlisi hayvan korumacılarının tanıklıklarına tekabül ediyor. Şekil 1 ayrıca Orlans’ın (1993) hayvan refahı, hakları ve özgürlük örgütlerine ek olarak yasal ve yasa dışı hayvan endüstrilerinin ayrıntılarını içeren “ön sınıflandırma şemasına” da çok benzemektedir. Orlans, kategoriler katı sınırlamalara direndiği için grafiğin aşırı basitleştirilmiş olduğuna dikkat çekiyor. Ancak, tablo, anahtar terimler – hayvan sömürüsü, hayvan kullanımı ve hayvan refahı ⁄hakları⁄ kurtuluşu – arasındaki temel farklılıkları vurgulamak için tasarlanmıştır.

Tarrow’un terminolojisi, hayvan refahçılarının (ılımlı ve geleneksel)  kullandığı stratejilerin doğru bir sınıflandırmasıdır. Bu sınıflandırmada hayvan hakları savunucuları (militan ve yıkıcı); ve RALM örneğinde özgürlükçüler (aşırılıkçı ve şiddet yanlısı) bulunmaktadır.

Hayvan hakları faaliyetlerinin en çok görüldüğü Birleşik Krallık ve Kuzey Amerika’da medya, kampanyaları tipik olarak şiddet yanlısı aşırılık yanlılarının veya teröristlerin eylemleri olarak gösteriyor (Kew 1999) ve bunu yaparken hayvan kullanan endüstrilerin hayvan haklarına karşı tepkisini destekliyor. Bu nedenle, Kanada’da bireysel zulüm eylemleriyle ilgili zulüm karşıtı yasaları iyileştirmeye yönelik ılımlı reformlara hayvan kullanan endüstriler, reformların faaliyetleri üzerindeki etkilerini abarttığında ve hayvan refahı reformcularını “terörist”, “aşırılıkçı” ve “radikaller” olarak nitelendirdiklerinde şiddetle karşı çıktılar (Sorenson 2003). . Bu arada, RALM’deki müfritler, hedeflerinin finansal ve fiziksel refahı için daha fazla tehdit oluşturuyor ve akademisyenler, aktivistleri çok da ilgilendirmeyen felsefi tartışmalara giriyor. Bununla birlikte, kölelik karşıtı Francione ve reformcu Garner, kapsamlı tartışmalarının sadece akademik bir alıştırma değil, daha ziyade uygulayıcılarla alakalı ve vazgeçilmez bir şey olduğunu savunuyor: ‘Hayvan savunucularının pratik stratejisi mutlaka teori tarafından bilgilendirilmelidir ve onların politik, yasal ve sosyal kampanyalarını (o)  belirlemelidir’ (Francione ve Garner 2010, xi-xii). Bunun nasıl sağlanabileceği bir sonraki bölümde ele alınmaktadır.

 

Akademik Ve Aktivist İşbirliği: Eylem Çağrısı

Reese (2001), insanları etkileyen rahatsız edici sosyal problemlerle yüzleşmeleri için sosyologlara çağrıda bulundu; manifestosu göz önüne alındığında, insan olmayan hayvanlardan herhangi bir şekilde bahsedilmemesi şüphesiz bilinçsizce yapılmıştır. . . . Sosyal bilimciler, ne sosyal hareketlerle bağımsız bir ilişkiye ne de favori bir harekete karşı eleştirel olmayan, koşulsuz bir duruşa sahip olmaları gerektiğine inanıyorlar. Sosyologların, aktivistlerin çeşitli kampanyalarda kullanılabileceği “hareketle ilgili teori” geliştirmeleri gerektiğini öne sürüyorlar. Sosyal hareket bilim adamları için teorilerinin uygunluğu, Maddison ve Scalmer’in (2006) “aktivist bilgelik” olarak adlandırdıkları şeyle güçlendirilecektir.

Alan sınırlamaları, birçoğu Eyal ve Buchholz’un (2010) ‘müdahaleler sosyolojisi’ olarak adlandırdıkları şeyde açıklanan bu fikirlerin ayrıntılı bir tartışmasını engellemektedir. Akademik-aktivist işbirliklerinin ayrıntılı anlatımlarını Croteau ve ark. (2005), Maddison ve Scalmer (2006) ve Valocchi’de (2009) bulabilirsiniz. Bu makale, akademisyen-aktivist işbirliğinin olumsuzluklarından ziyade olumlu yanlarına odaklansa da, Einwohner’in (2002) hayvan hakları aktivistlerinin motivasyonlarını devam ettirmek için kullandıkları stratejiler üzerine yaptığı çalışma, ilgili risklere bir örnek sunuyor. “Dört güçlendirme stratejisinden” biri, aktivistlerin başarılı kampanyalar için kredi talep ederek morallerini nasıl artırdığını ifade ediyor.

Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilerici toplumsal hareketlerdeki aktivistlerin ortaya attığı ve toplumsal hareket bilimcilerinin çözebileceği birçok soru ve ikilem, çeşitli ilerici toplumsal hareketlerdeki taban aktivistlerinin fikirlerini araştıran Maddison, Scalmer (2006) ve Valocchi’de (2009) kapsamlı bir şekilde anlatılmıştır.  Valocchi (2009), ABD’deki Sosyal Hareketler ve Aktivizm’in, Avustralyalı yazarların, aktivistlerin ve akademisyenlerin birbirlerinden neler öğrenebileceklerini anlatılmıştır.

 

Sonuç

Bu derlemede ele alınan ana konular, hayvan hakları hareketinin teorileri ve uygulamaları ve bunların akademisyen-aktivist işbirliğiyle olası entegrasyonudur. Şimdi, daha fazla araştırmayı teşvik edebilecekleri umuduyla bu temalarla ilgili bazı önemli fikirleri özetleyeceğim. Birincisi, Eliasçı, Marksist, feminist ve sosyal oluşturmacı teoriler, hayvan hareketinin aydınlatıcı analizlerini sağlar. Elias’ın (1978) medenileşme süreci kavramı, insan ve insan olmayan hayvanlara karşı şiddete yönelik tutumların değiştirilmesiyle ilgilidir ve Mennell’in (1991) “iştahın uygarlaştırılması” üzerine çalışması, vejetaryenliği insanların beslenme geleceği olduğunu söyler. Benton’un (1993) başlattığı Marksist çizgide “hayvan-endüstriyel kompleksin” (Noske 1989) politik ekonomisi üzerinde daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır; ikincisinin “etkili güven, sadakat, şefkat ve sorumluluk bağlarının” (1995, 175) ortaya çıkması için savunması, Elias’ın türler içinde ve arasında karşılıklı özdeşleşmenin artmasının zalimlik düzeylerinin azalmasına yol açması gerektiği görüşüyle yankılanır. (Eko) feministler de bu duyguları hem teoride hem de pratikte, özellikle sosyal problemler türcülük ve cinsiyetçiliğe karşı çalıştığı için hayvanların korunmasına yaklaşımlarında desteklemektedir. Son olarak, sosyal oluşturmacı teori, sosyal hareket aktivizminde temelin ve kültürel süreçlerin rolünü vurgular (Buechler 1995). Bu makalede gördüğümüz gibi, tanısal, prognostik ve motivasyonel temelli faaliyet, hayvan hareketinin başarısı için çok önemlidir.

Şekil 1’de gösterildiği gibi hayvanları koruma uygulaması, incelemede ele alınan ikinci temadır. Hayvan aktivistleri ve savunucularının, farklı aktivizm ve savunuculuk stratejileri ile karakterize edilen üç hayvan koruma şekli (refah, özgürlük ve haklar) ile meşgul oldukları ileri sürülmektedir. Bu şiddet içermeyen büyük çaplı hayvan hareketleri, RALM’deki müfrit gruplarla karıştırılmamalıdır. Singer’ın hayvan özgürlüğünün pragmatizminin, hayvan refahının mevzuat yoluyla düzenleme tercihi ile hayvan haklarının katı kölelik karşıtı hedefleri arasındaki orta noktayı işgal ettiğini savunmaktayım. Ancak yine de, ikincisinin militan, şiddet içermeyen eylemler yoluyla ikna edici iletişim yöntemleri, RALM’nin şiddet içeren taktikleriyle karıştırılmamalıdır.

Son olarak, makalenin üçüncü teması olan akademisyen-aktivist işbirliği, böyle bir angajmanın vaatlerinden ve tuzaklarından bazılarına işaret etmektedir. Sosyal hareket teorileri ve kavramlarının, bir akademisyenin, aksi takdirde genellikle ezoterik, soyut teori olarak algılanan şeylere ampirik güvenilirlik sağlayan aktivistlerle olan ilişkisiyle zenginleşmesi kesinlikle mantıklıdır. İşbirliğinin aktivist tarafında Francione ve Garner’ın (2010) iddia ettiği gibi, kampanya stratejilerinin ilgili teori tarafından bilgilendirilmesi gerekir.  Yukarıda ana hatlarıyla verilen temalar, sosyal hareket bilim adamları tarafından gelecekteki araştırmaların konuları olarak nitelendirilmektedir. Bu, özellikle çağımızın en yanlış anlaşılan ve en az çalışılan toplumsal hareketlerinden biri olmaya devam eden hayvan hakları hareketi için geçerlidir.

 

Kısa Biyografi

Lyle Munro, Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri veriyor. Araştırmaları, sosyal hareketlerin sosyolojisi, sapma, eğitim ve çevre ve hayvan hakları konularına odaklanmaktadır. Society & Animals, The Cambridge Quarterly of Healthcare Ethics, Media International Australia ve Social Movement Studies gibi çeşitli dergilerde çalışmaları yayınlanmıştır. Hayvanları koruma hareketiyle ilgili Merhametli Canavarlar Hayvan Hakları Arayışı ve Westport CT isimli iki kitabı vardır. Praeger, 2001 ve Zulümle Yüzleşmek: Ahlaki Ortodoksluk ve Hayvan Hakları Hareketinin Mücadelesi, Leiden & Boston: Brill, 2005. Öğretim konuları arasında Sapma Sosyolojisi, Çevre Sosyolojisi ve Sosyal Hareketler ve Değişim bulunmaktadır. Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde yüksek lisans derecesine ve Monash Üniversitesi’nde sosyoloji alanında doktora derecesine sahiptir.

 

 

Yazar: Lyle Munro

Kaynak: One Compass Many Directions

 

Kaynakça:

  • Agnew, Robert. 1998. “Hayvan İstismarının Nedenleri: Bir Sosyal-Psikolojik Analiz.” Teorik Kriminoloji 2: 177-209.
  • Alinski, Saul. 1971. Radikaller için Kurallar: Gerçekçi Radikaller için Pragmatik Bir Primer. New York: Random House.
  • Arluke, Arnold ve Clinton Sanders. 2009. Türler Arası: İnsan-Hayvan İlişkilerinde Okumalar. Boston: Pearson Education.
  • Barnes, Barry. 1995. Sosyal Teorinin Unsurları. Londra: University College London Press.
  • Bas, Harry. 1995. Sosyal Sorunlar ve Sosyal Hareketler: Alternatifin Sosyolojik İnşasına Bir Keşif
  • Gerçekler. Altantic Highlands, NJ: Beşeri Bilimler Basını.
  • Beirne, Piers. 1995. ‘Kriminolojide Hayvanların Kullanımı ve İstismarı: Kısa Bir Tarih ve Güncel İnceleme.’ Sosyal Adalet 22: 5-31.
  • Beirne, Piers. 1999. ‘Türsel Olmayan Bir Kriminoloji İçin: Bir Çalışma Nesnesi Olarak Hayvan İstismarı.’ Kriminoloji 37: 117-47.
  • Beirne, Piers. 2007. ‘Hayvan Hakları, Hayvan İstismarı ve Yeşil Kriminoloji.’ Pp. 55-83 Yeşil Kriminolojide Sorunlar:
  • Çevrelere, İnsanlığa ve Diğer Hayvanlara Karşı Zararlarla Yüzleşmek, Düzenleyen Piers Beirne ve Nigel South. Devon: Willan Yayıncılık.
  • Benton, Ted. 1993. Doğal İlişkiler: Ekoloji, Hayvan Hakları ve Sosyal Adalet. Londra: Verso.
  • Benton, Ted. 1995. ‘Hayvan Hakları ve Sosyal İlişkiler.’ Sayfa 161-76.
  • Andrew Dobson ve Paul Lucardie tarafından düzenlenen Politik Teori. Londra: Routledge.
  • Bevington, Douglas ve Chris Dixon. 2005. ‘Hareketle İlgili Teori: Sosyal Hareket Bursunu Yeniden Düşünmek ve Aktivizm.’ Sosyal Hareket Çalışmaları 4: 185–208.
  • Bryant, Clifton. 1991. ‘Sapkın Boş Zaman ve Gizli Yaşam Tarzı: Sosyal Olarak Değersizleştirilmiş Bir Spor Olarak Horoz Dövüşü.’ World Leisure and Recreation 133: 17–21.
  • Bryant, Clifton ve William Snizek. 1993. ‘Centaur’un Yargılanması Üzerine’. Toplum 3: 25-35.
  • Buechler, Steven. 1995. ‘Yeni Sosyal Hareket Teorileri’. The Sociological Quarterly 36: 441-61.
  • Cazaux, Geertrui. 1999. ‘Güzel ve Çirkin: Türcü Olmayan Bir Kriminolojik Perspektiften Hayvan İstismarı.’
  • Suç, Hukuk ve Sosyal Değişim 31: 105-26.
  • Kiraz, Elizabeth. 2010. ‘Sembolik Sınırları Değiştirmek: Hayvan Hakları Hareketi’nin Kültürel Stratejileri.’ Sosyolojik 25. Forum: 450–75.
  • Clark, Elizabeth. 1995. ” Zayıfların Kutsal Hakları ”: Acı, Sempati ve Antebellum Amerika’da Bireysel Hakların Kültürü.’ The Journal of American History 82(2): 463-93.
  • Clark, S. R. L. 1997. Hayvanlar ve Ahlaki Duruşları. Routledge: Londra.
  • Coats, C. D. 1989. Eski McDonald’s Fabrika Çiftliği. New York: Continuum Yayıncılık.
  • Coppin, Dawn. 2003. ‘Foucauldian Domuz Vadeli İşlemleri: Mega Domuz Çiftliklerinin Doğuşu.’ The Sociological Quarterly 44: 597–616.
  • Crook, Stephen, Jan Pakulski ve Malcolm Waters. 1992. Postmodernizasyon: Gelişmiş Toplumda Değişim. Londra: Adaçayı Yayınları.
  • Croteau, David, William Hoynes ve Charlotte Ryan. 2005. Umut ve Tarih Kafiyesi: Aktivistler, Akademisyenler ve Sosyal Hareket Bursu. Minneapolis ve Londra: Minnesota Üniversitesi Yayınları.
  • Cudworth, Erika. 2003. Çevre ve Toplum. Londra ve New York: Routledge.
  • Dizard, Ocak 1994. Vahşileşmek: Avlanma, Hayvan Hakları ve Doğanın Tartışılan Anlamı. Amherst: Massachusetts Üniversitesi Yayınları.
  • Dolan, E.F. 1986. Hayvan Hakları. New York: Franklin Walts.
  • Eckersley, Robyn. 1992. Çevrecilik ve Siyaset Teorisi: Çevremerkezli Bir Yaklaşıma Doğru. Londra: UCL Basın.
  • Eder, Klaus. 1990. ‘Moderniteye Karşı Kültür-Karşıtı Hareketlerin Yükselişi: Yeni Bir Sınıf Mücadelesi Alanı Olarak Doğa.’ Teori, Kültür ve Toplum 7: 21-48.
  • Einwohner, Rachael. 2002. ‘Motive Edici Çerçeveleme ve Etkinliğin Korunması: Hayvan Hakları Aktivistlerinin Dört Güçlendirme Stratejisinin Kullanımı.’ The Sociological Quarterly 43: 509–26.
  • Elias, Norbert. 1978. Uygarlaştırma Süreci, Cilt 1, Görgü Tarihi. Oxford: Basil Blackwell.
  • Eyal, Gil ve Larissa Buchholz. 2010. ‘Entelektüellerin Sosyolojisinden Müdahalelerin Sosyolojisine’. Yıllık Sosyoloji İncelemesi 36: 117-37.
  • Eyerman, Ron. 2006. ‘Toplumsal Hareketler Nasıl Hareket Eder?’ Ps. 193–217, Social Performance: Symbolic Action, Cultural Pragmatics, and Ritual, J. Alexander, B. Giesen ve J. Mast tarafından düzenlendi. Cambridge: Cambridge University Press.
  • Fiddes, M. 1991. Et: Doğal Bir Sembol. Londra: Routledge.
  • Fine, Gary ve Lazaros Christoforides. 1991. ‘Kirli Kuşlar, Pis Göçmenler ve İngiliz Serçe Savaşı: Sosyal Sorunların İnşasında Mecazi Bağlantılar.’ Sembolik Etkileşim 14: 375-93.
  • Fluekiger, J.-M. 2008. ‘Radikal Hayvan Kurtuluş Hareketi: Geleceği Üzerine Bazı Düşünceler’ Dergisi
  • Radikalizm Çalışması 2: 111-32.
  • Flynn, Clifton (ed.) 2008. Sosyal Yaratıklar: Bir İnsan ve Hayvan Çalışmaları Okuyucusu. New York: Fener Kitapları.
  • Francione, Gary. 1996. Gök Gürültüsü Olmayan Yağmur: Hayvan Hakları Hareketinin İdeolojisi. Philadelphia, PA.: Temple University Press.
  • Francione, Gary. 2000. Hayvan Haklarına Giriş: Çocuğunuz mu, Köpeğiniz mi? Philadelphia: Temple University Press.
  • Francione, Gary ve Robert Garner. 2010. Hayvan Hakları Tartışması: Fesih mı Düzenleme mi? New York: Columbia University Press.
  • Frank, Joshua. 2004. ‘Tüketicilere Bilgi Sağlayıcı Olarak Radyal Hayvan Aktivistlerinin Rolü.’ Hayvan Özgürlüğü Felsefe ve Politika Dergisi 2: 1–13.
  • Franklin, Adrian. 1999. Hayvanlar ve Modern Kültürler: Modernitede İnsan-Hayvan İlişkilerinin Sosyolojisi. Londra: Sage.
  • Fraser, L., S. Eawistowski, J. Horwitz ve S. Tukel. 1990. Hayvan Hakları El Kitabı. Los Angeles: Living Planet Press
  • Garner, Robert. 1993. Hayvanlar, Politika ve Ahlak. Manchester: Manchester University Press.
  • Garner, Robert. 1998. “Hayvan Haklarının Korunması” Parlamento İşleri 51: 458-69.
  • Garner, Robert. 2006. ‘Hayvan Refahı: Siyasi Bir Savunma.’ Hayvan Özgürlüğü ve Etik Dergisi 1: 161–74.
  • Garner, Robert. 2010. ‘Hayvanlar, Etik ve Kamu Politikası.’ The Political Quarterly 811: 123–30.
  • Giugne, Marco. 1998. ‘Çabaya Değer miydi? Sosyal Hareketlerin Sonuçları.’ Yıllık Sosyoloji İncelemesi 98: 371–93.
  • Altıntaş, Jack. 2004. ‘Daha Fazla Sosyal Hareket mi, Daha Az mı? Siyasi Fırsat Yapılarının Ötesinde İlişkisel Alanlara.’ Teori ve Toplum 33: 333-65.
  • Goodwin, Jeff ve James Jasper. 1999. ‘Politik Süreç Teorisinin Yapısal Önyargısı.’ Sosyolojik Forum 14: 27-54.
  • Hannigan, John. 1995. Çevre Sosyolojisi: Sosyal Oluşturmacı Bir Perspektif. Londra: Routledge.
  • Hargrove, E. C. (ed.) 1992. Hayvan Hakları ⁄ Çevre Etiği Tartışması: Çevresel Perspektif. New York: New York Eyalet Üniversitesi Yayınları.
  • Hobson-Batı, Pru. 2007. ‘Canavarlar ve Sınırlar: Sosyoloji, Bilim ve Toplumda Hayvanlara Giriş.’ Niteliksel Sosyoloji İnceleme 3: 23–41.
  • Holstein, James ve Gale Miller. 1993. ‘Sosyal İnşacılık ve Sosyal Sorunlar Çalışıyor.’ Pp. Gale Miller ve James Holstein tarafından düzenlenen Inşacı Tartışmalar: Sosyal Sorunlar Teorisindeki Sorunlar’da 131-52. New York: Aldine de Gruyter.
  • Irvine, Leslie. 2003. ‘İstenmeyen Evcil Hayvanlar Sorunu: Kurumların Müşterilerinin İhtiyaçları Hakkında Nasıl ”Düşündüklerine’ İlişkin Bir Vaka Çalışması.’ Sosyal Sorunlar 50: 550-66.
  • Irvine, Leslie. 2008. ‘Hayvanlar ve Sosyoloji.’ Sosyoloji Pusulası 2: 1954–71.
  • Jasper, James. 1997. Ahlaki Protesto Sanatı: Toplumsal Hareketlerde Kültür, Biyografi ve Yaratıcılık. Chicago: Chicago Üniversitesi Yayınları.
  • Jasper, James. 1999. ‘Mahrem Kişileri İşe Almak, Yabancıları İşe Almak: Çağdaş Hayvan Hakları Hareketini İnşa Etmek.’
  • kişi 65-82 içinde Protesto Dalgaları: Altmışlardan Beri Sosyal Hareketler, Jo Freeman ve Victoria Johnson tarafından düzenlendi.
  • Latham: Rowman ve Littlefield Publishers, Inc.
  • Jasper, James. 2004. ‘Kolektif Eyleme Stratejik Bir Yaklaşım: Sosyal Hareket Tercihlerinde Temsilcilik Arayışı.’ Seferberlik 9: 1–16.
  • Jasper, James ve Dorothy Nelkin. 1992. Hayvan Hakları Haçlı Seferi: Ahlaki Bir Protestonun Büyümesi. New York: Özgür Basın.
  • Jasper, James ve Jane Poulsen. 1995. ‘Yabancıları ve Dostları Toplama: Hayvan Hakları ve Nükleer Karşıtı Protestolarda Ahlaki Şoklar ve Sosyal Ağlar.’ Sosyal Sorunlar 42: 493–512.
  • Jenness, Valerie. 1995. ‘Sosyal Hareket Büyümesi, Etki Alanı Genişletme ve Çerçeveleme Süreçleri: Gay ⁄ Lezbiyen Hareketi ve Sosyal Bir Sorun Olarak Gay ve Lezbiyenlere Yönelik Şiddet.’ Sosyal Sorunlar 42: 145-70.
  • Jerolmack, Colin. 2008. ‘Güvercinler Nasıl Fare Oldu: Sorunlu Hayvanların Kültürel-Mekansal Mantığı.’ Sosyal Sorunlar 55: 72-94.
  • Kerasote, Ted. 1993. Kan Bağları: Doğa, Kültür ve Av. New York: Rastgele Ev.
  • Kew, Barry. 1999. Korkunç Gerçekler: Hayvan Özgürlüğünün Meydan Okuması. Yayınlanmamış Sosyoloji Doktora Tezi, Durham: Durham Üniversitesi.
  • Kimbrell, Andrew. 1994. İnsan Dükkanı: Yaşamın Mühendisliği ve Pazarlaması. San Francisco: Harper Collins.
  • Kunkel, Klaus. 1995. ‘Down on the Farm: Sosyal Bir Sorun Olarak Fabrika Çiftçiliğinin İnşasında Gerekçe Genişlemesi.’ Pp. 239–56, Sorunların Görüntüleri: Çağdaş Sosyal Sorunlar. New York: Aldine de Gruyter.
  • Luke, Brian. 1995. ‘Çeşitlilik Boyunca Dayanışma: Çevrecilik ve Hayvan Özgürlüğüne Çoğulcu Bir Yaklaşım.’ Sosyal Teori ve Uygulama 21: 177–206.
  • Maddison, Sarah ve Sean Scalmer. 2006. Aktivist Bilgelik: Pratik Bilgi ve Toplumsal Hareketlerde Yaratıcı Gerilim. Sidney: UNSW Press.
  • Marvin, Garry. 2000. ‘Tilkiler Sorunu: İngiliz Kırsalında Meşru ve Gayri Meşru Cinayetler.’ Pp. 189-211’de Doğal Düşmanlar: Antropolojik Perspektifte İnsanlar-Yaban Hayatı Çatışmaları, John Knight tarafından düzenlendi. Londra ve New York: Routledge.
  • Maurer, Donna. 1995. ‘Sosyal Bir Sorun Olarak Et: Çağdaş Vejetaryen Edebiyatında Retorik Stratejiler.’ Pp. 143-64, Yeme Gündemleri: Sosyal Sorunlar Olarak Gıda ve Beslenme, Donna Maurer ve Jeffrey Sobal tarafından düzenlendi. New York: Aldine de Gruyter.
  • Mauss, Armaud. 1989. ‘Sosyal Sorunlar Yanılsamasının Ötesinde Teori.’ Pp. 19-39’da Perspectives on Social Problems: A Research Annual, James Holstein ve Gale Miller tarafından düzenlendi. 1: Londra: JAI Press Inc.
  • McCright, Aaron ve Riley Dunlap. 2000. ‘Sosyal Bir Sorun Olarak Küresel Isınmaya Meydan Okumak: Koruma Hareketinin Karşı İddiaları. Sosyal Sorunlar 47: 499–522.
  • McDonald’s, Barbara. 2000. ”Bir Şeyi Bir Kez Bilince Bilemezsiniz”: Ampirik Bir Bakış :Vegan Olmak.’ Toplum ve Hayvanlar 8: 1-23.
  • Mennel, Stephen. 1991. ‘İştahın Uygarlaşması Üzerine.’ Pp. 126-56 içinde Vücut: Sosyal Süreçler ve Kültürel Teori,
  • Featherstone, M. Hepworth ve B.S. Turner tarafından düzenlendi. Londra: Sape Press.
  • Mika, Marie. 2006. ‘Konunun Çerçevelenmesi: Din, Laik Etik ve Hayvan Hakları Seferberliği Örneği’ Sosyal Kuvvetler 85: 915-41.
  • Miller, Gale ve James Holstein. 1989. ‘Sosyal Sorunların Sosyolojisi Üzerine.’ Pp. 1-18’de Sosyal Perspektif Sorunları, James Holstein ve Gale Miller tarafından düzenlendi, Cilt. 1. Greenwich, CT: JAI Press.
  • Munro, Lyle. 1997. ‘Zalimliği Çerçevelemek: Sosyal Bir Sorun Olarak Ördek Avının İnşası.’ Toplum ve Hayvanlar 5: 137-54.
  • Munro, Lyle. 1999. ‘Kötüleştirmeden Uzlaştırmaya: Ortak Bir Neden Hareketi Yapmak’. Cambridge Quarterly of Healthcare Ethics 8: 46-57.
  • Munro, Lyle. 2005. Zalimlikle Yüzleşmek: Hayvan Hakları Hareketinin Meydan Okuması. Leiden ve Boston: Brill.
  • Nibert, David. 2002. Hayvan Hakları ⁄ İnsan Hakları: Baskı ve Kurtuluşun Dolaşması. Lanham, MD: Rowman ve Littlefield.
  • Nibert, David. 2003. ‘İnsanlar ve Diğer Hayvanlar: Sosyolojinin Ahlaki ve Entelektüel Mücadelesi’. Uluslararası Sosyoloji ve Sosyal Politika Dergisi 23: 5–25.
  • Noske, Barbara. 1989. İnsanlar ve Diğer Hayvanlar: Antropolojinin Sınırlarının Ötesinde. Londra: Pluton Press.
  • Orlans, F. Barbara. 1993. Bilim Adına: Sorumlu Hayvan Deneylerinde Sorunlar. Oxford: Oxford Üniversitesi
  • Pakulski, Ocak 1991. Sosyal Hareketler: Ahlaki Protestonun Politikası. Melbourne: Longman Cheshire.
  • Perlo, Katherine. 2007. ‘Dışsal ve İçsel Argümanlar: Hayvan Haklarını Teşvik Etme Stratejileri’. Eleştirel Hayvan Çalışmaları Dergisi V: 1–14.
  • Reese, Ellen. 2001. ‘Bağlılığımızı Derinleştirmek, Sokağa Çıkmak: Harekete Geçirme Çağrısı.’ Sosyal Sorunlar 48: 152–7.
  • Regan, Tom. 1984. Hayvan Hakları Davası. Londra: Routledge.
  • Regan, Tom. 1985. ‘Hayvan Hakları Davası.’ Ps. 13-26, New York: Harper & Row Publishing.
  • Regan, Tom. 1987. Hayvan Hakları Mücadelesi. Clarks Summit PA: Uluslararası Hayvan Hakları Derneği
  • Richards, Rebecca. 1990. İdeoloji, Ağlar ve Şikayetler Yoluyla Uzlaşma Seferberliği: Çağdaş Hayvan Hakları Hareketi Üzerine Bir Çalışma, Doktora Tezi, Ann Arbor: Uluslararası Mikrofilm Üniversitesi.
  • Rifkin, Jeremy. 1992. Beef Ötesi: Sığır Kültürünün Yükselişi ve Düşüşü. New York: Dutton Kitapları.
  • Ruddick, Sara. 1980. “Anne Düşüncesi.” Feminist Çalışmalar 6: 350–1.
  • Scott, Alan. 1990. İdeoloji ve Yeni Toplumsal Hareketler. Boston ve Londra: Hyman’ı Unwin.
  • Şarkıcı, Peter. 1975. Hayvan Özgürlüğü: Hayvanlara Karşı Davranışımız İçin Yeni Bir Etik. New York: New York İncelemesi ve Random House.
  • Şarkıcı, Peter. 1990. Hayvan Özgürlüğü, 2. baskı. Londra: Jonathon Cape.
  • Snow, David ve Robert Benford. 1988. ‘İdeoloji, Çerçeve Rezonansı ve Katılımcı Hareketliliği.’ Pp. 197–217, Yapıdan Eyleme: Kültürler Arasında Sosyal Hareket Araştırmalarını Karşılaştırmak, B. Klandermans, H. Kriesi ve S. Tarrow tarafından düzenlendi. Uluslararası Sosyal Hareket Araştırması, Yıllık Araştırma. Greenwich, CT: JAI Basın.
  • Snow, David ve Robert Benford. 1992. ‘Ana Çerçeveler ve Protesto Döngüleri’ Pp. Aldon Morris ve Carol McClurg Mueller tarafından düzenlenen Frontiers in Social Movement Theory’de 133-55. New Haven ve Londra: Yale University Press.
  • Snow, David ve S. Byrd. 2007. “İdeoloji, Çerçeveleme Süreçleri ve İslami Terörist Hareketler.” Seferberlik 12: 119–36.
  • Sorenson, John. 2003. ‘Ülkemizde Olan Bazı Garip Şeyler: Kanada’da Zulüm Karşıtı Yasalarda Önerilen Değişikliklere Karşı Çıkmak.’ Sosyal ve Hukuki Araştırmalar 12: 77-402.
  • Sunstein, Cass. 2000. ‘Hayvanlar İçin Ayakta’. UCLA Hukuk İncelemesi 47: 1333–68.
  • Sutherland, Anne ve Jeffrey Nash. 1994. ‘Yeni Bir Çevresel Kozmoloji Olarak Hayvan Hakları.’ Niteliksel Sosyoloji 17: 171-86.
  • Szasz, Andrew. 1994. Eko Popülizm: Zehirli Atık ve Çevresel Adalet Hareketi. Minneapolis: Minnesota Üniversitesi Yayınları.
  • Sztybel, David. 2007. ‘Hayvan Hakları Yasası: Köktendinciliğe Karşı Pragmatizm.’ Journal of Critical Animal Studies v: 1-35.
  • Tarrow, Sidney. 1998. Harekette Güç: Toplumsal Hareketler ve Çekişmeli Siyaset, 2. baskı. Cambridge: Cambridge University Press.
  • Testçi, Keith. 1991. Hayvanlar ve Toplum: Hayvan Haklarının İnsanlığı. Londra: Routledge.
  • Tilki, Charles. 2004. Sosyal Hareketler 1768–2004. Boulder: Paradigma Publishing.
  • Tovey, Hilary. 2003. ‘Sosyolojide Doğa ve Toplumu Kuramlaştırmak: Hayvanların Görünmezliği.’ Sociologia Ruralis 43: 196–214.
  • Valocchi, Stephen. 2009. ABD’de Toplumsal Hareketler ve Aktivizm. Hobboken: Routledge.
  • Van Krieken, Robert. 2001. ‘Elias ve Süreç Sosyolojisi.’ Pp. 353-67, George Ritzer ve Barry Smart tarafından düzenlenen Handbook of Social Theory’de. Londra: Sage Publications.
  • Vance, Linda. 1993. ‘Araziyi Yeniden Haritalandırmak: Ekofeminizm Üzerine Kitaplar.’ Bibliyografik Deneme. Choice 30: 1585–93.
  • Weick, Karl. 1984. “Küçük Kazanımlar: Sosyal Sorunların Ölçeğini Yeniden Tanımlamak.” Amerikan Psikoloğu 39(1): 40–9.
  • Wilkie, Rhoda ve David Inglis (ed.) 2007. Animals and Society: Critical Concepts in the Social Sciences Cilt 1-5. Londra: Routledge.
  • Wilson, John. 1973. Sosyal Hareketlere Giriş. New York: Basic Books Inc.
  • Wolf, Alan. 1993. İnsan Farkı: Hayvanlar, Bilgisayarlar ve Sosyal Bilimlerin Gerekliliği. Berkerley CA: California Üniversitesi Yayınları.
  • Yearly, Steven. 1992. Yeşil Vaka: Çevre Sorunları, Argümanlar ve Politika Sosyolojisi. Londra: Routledge.