GİRİŞ
Son iki aydır borsada görülen TL bazlı sert ralli birçoklarını şaşırtmış durumda. Özellikle tarihi zirveler olan 160 binlerin kırılımdan sonra sertleşen harekette indikatörler aşırı şişmiş ve fiyat ortalamalardan hayli uzaklaşmışken neden sert bir düzeltme ve sindirme hareketinin görülmediği akıllarda soru işareti olarak yerini korumaktadır. Hal böyleyken çok kısa bir süre içerisinde neredeyse iki katına çıkmış XU100 alım yapmak isteyen yatırımcıları tedirgin etmektedir fakat yükseliş de aynı şekilde hiç durmadan sertleşerek devam etmektedir. Bu doğrultuda bu yazıda hisse senedi almak isteyen fakat düzeltmesiz sert yükselişten dolayı tedirgin olan yatırımcılar için bir yol haritası çizilecektir.
1. Yükselişin Ana Sebepleri
Türkiye’nin borsaya kote büyük şirketleri (Bist30) 2018’den beri TL bazlı muazzam bir marka değeri kaybına uğradılar. Birçokları 2021’e gelindiğinde dahi 2018’deki seviyelerine ya gelemediler ya da o fiyatlara yakın seviyelerden işlem görmeye devam ettiler. 3 yıldır baskılanan bu kağıtlar 3 yılda kar etmeye ve karlılıklarını arttırmaya devam etti. Bu şirketler, son 3 yılda hem kendi yapmış oldukları yatırımlardan kaynaklı olarak hem de dolardaki yükselişten dolayı son 3 yıldaki enflasyondan kaynaklı olarak TL bazlı satışlarını arttırırken, bu satışlar ve karlılıklardaki artışların hisse performansı üzerine etkisi ya çok sınırlı oldu ya da hiç olmadı. Büyük şirketlerde hızlı yükselişin başlamasının ana sebeplerinden biri budur. Zira uzun yıllar boyunca fiyatı baskı altında kalan hisselerde ve endekslerde aylık direnç kırılımları geldiğinde yükselişler sert olacaktır.
Her şeye rağmen bu kadar sert yükseliş benzerine çok az rastlanan bir yükseliştir. Dolayısıyla düzeltmesiz devam eden bu yükselişleri yukarıdaki öneri açıklamamakla beraber yalnızca yükselişi açıklamada destekleyici bir unsur vazifesi görmektedir. Bu noktada, son 2 aydır devam eden soluksuz yükselişin en önemli sebebini Türkiye’nin para politikasındaki duruşuna bağlamak doğru olacaktır. Türkiye geçmişte de Merkez Bankası bağımsızlığı tartışmalarına konu olmuş, tam anlamıyla bağımsız bir para politikası yönetememiş ve piyasayla iletişim noktasında sıkıntılar yaşayan bir ülkeydi fakat ne zaman kur ve enflasyon yönetilemez bir düzeye gelse yüklü faiz artırımları yapılarak yaklaşık 1 yıllık politika alanı yaratılırdı. MB’de Şahap Kavcıoğlu dönemi başladıktan sonra bu politika terk edilerek faizlerin soluksuz bir şekilde düşürülmesi hedeflendi. Bu yazı Türkiye’nin para politikasını, bunların nedenlerini, ayrıntılarını ve sonuçlarını açıklamak için yazılmadığından dolayı para politikasının sonuçlarıyla borsadaki yükseliş arasındaki bağlantı kurularak yetinilecektir.
Politika faizindeki sert düşüş TL varlıklara ilişkin geleceğe yönelik enflasyon beklentilerini ve risk beklentilerini oldukça olumsuz etkilediğinden dolayı kur ve enflasyon kontrolden çıkarak yönetilemez bir şekilde soluksuz bir ralli piyasasına girdi. Bu durumda ihracat yapan veya gelirlerinin çok büyük bir kısmı döviz olan[1], yüklü dolar borcu olmayan veya varsa bile şirketin iş modeli gereği yönetilebilir seviyede olan, net döviz pozisyonu olan şirketlerin önümüzdeki vadede TL bazlı gelirlerinde muazzam yükselişlerin olacağı aşikardır. Hem fiyat esnekliği yüksek olan hem de marka değeri olan büyük şirketlerin kazanacakları TL bazlı gelirlerdeki muazzam nominal artış ve önümüzdeki 1-1,5 yıllık dönemde bu şirketlerin halihazırda yaptıkları yatırımlar dolayısıyla varlıklardaki artış elbette şirketlerin hisse fiyatları üzerinde oldukça olumlu olacaktır. Sabancı Holding, Aselsan, Şişecam gibi net döviz pozisyonu yüksek olan şirketler mevcut konjönktürden olumlu etkilenen büyük şirketlerden bazılarıdır. 150 ülkeye ihracat yapan ve net döviz pozisyonu borsada işlem gören şirketler arasında en yüksek olan ikinci Şirket olan Şişecam, gelirlerinin %85’i döviz cinsinden olan, net döviz pozisyonu borsada işlem gören şirketler arasında en yüksek ikinci şirket olan ve halihazırda bekleyen 9,5 milyar dolarlık siparişi olan Aselsan gibi büyük şirketler elbette mevcut konjönktürden oldukça olumlu etkilenen şirketlerden bazılarıdır. Bu profile sahip şirketler genellikel Bist30 ve kısmen Bist100’deki şirketler olduklarından dolayı borsadaki yükseliş Bist100 şirketleriyle, özellikle de Bist30 şirketleriyle sınıtlı kalmaktadır. Toplam borsa endeksinden (XTUM) Bist100 şirketlerinin arındırılmış olduğu (XTUMY) endekse bakıldığında borsadaki muazzam ralliye borsadaki şirketlerin %85’inin eşlik etmediği çok net bir şekilde görülecektir. Bunca şirket borsadaki yükselişe eşlik etmezken ve aynı şekilde Bist100 içerisinde de alımlar çok sınırlı şirketlere yapılırken Bist100’ün çok hızlı bir şekilde yükselmesinin sebebi ise alımların endekste ağırlığı olan büyük kağıtlara gelmesidir. Söz gelimi piyasa değeri 1 milyar TL olan bir Bist100 şirketi 20 kat prim yapsa bile bunun endeks üzerinde önemli bir etkisi olmazken piyasa değeri 100 milyar TL olan büyük bir şirketin 3 kat prim yapması endeksi etkileyecektir. Gelinen noktada piyasa değeri en yüksek olan büyük şirketlerin hisselerine alımlar geldiğinden dolayı endeks hızlı bir şekilde yükselmektedir.[2]
Tüm bunların yanında likidite sıkıntısı çeken, döviz borcu olan, satışları kredi faizlerine oldukça duyarlı olan, fiyat esnekliği yüksek olmayıp marka değeri de taşımayan ve öz kaynak sorunları olan şirketler bu dönemde önemli sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. İleriki dönemde bu şirketlerden batanlar ve el değiştirenler olacaktır. Batan şirketler ipotek altına alınacaklar ve halihazırda arsasıyla, binasıyla kurulu bu şirketleri muhtemelen yabancılar çok ucuz fiyatlardan satın alarak ilgili şirketlerin faaliyet sahasını değiştirmek suretiyle buradan uzun vadeli kazançlar elde edeceklerdir. Yazının konusundan çok fazla sapmamak adına bu tipolojideki şirketler için bu kadar bilgi vermek yeterli olacaktır.
2. Rallinin Düzeltme Yapmadan Devam Etmesi Mantıklı Mı? Aselsan Örneği Üzerinden Bir Bakış
Rallinin düzeltme yapmadan gitmesinin sebebi aslında geleceğe yönelik beklentiler. Örnek vermek gerekirse Aselsan’ın finansal yapısı incelendiğinde şirketin önümüzdeki 1-1,5 yıllık vadede yaklaşık 40 milyar TL satışa ve 11 milyar TL favök miktarına ulaşma potansiyelinin olduğu görülebilir. Tarihi yüksek çarpanları olan 35’li FD/FVAÖK rasyonunun yarısının bile altından, 15 rasyo fiyatından fiyatlandığı taktirde şirket 11 milyar TL FAVÖK rakamıyla 165 milyar TL piyasa fiyatına ulaşır ki bu da gün içerisinde 28,80 TL’leri görmüş Aselsan için bu fiyattan iki buçuk katlık daha artışın çok yakın dönemde gerçekleşeceği beklentisini doğurmaktadır. Şuanda piyasa değeri 63 milyar TL dolaylarında seyreden şirket önümüzdeki 1 yıllık vadede kötü senaryoda 2 kat iyi senaryoda 4 kat yükseliş potansiyeli bulunmaktadır. Bu sadece Aselsan değil çoğu finansal yapısı güçlü şirket için geçerlidir. Bunu gören piyasa bu ve benzeri şirketleri muazzam bir şekilde talep etmektedir. Önümüzdeki 1,5 aylık süreçte açıklanacak olan 4. çeyrek şirket bilançolarında Aselsan muhtemelen yıllıklandırılmış bazda karlarını 7,8 milyar TL’lere çıkaracaktır. Bu durumda hisse fiyatı aynı kalsa bile şirketin FK oranı 8’lere düşer ki bu da bulunmaz bir alım fırsatı doğurur. Bu gerçeğin farkında olan piyasa aktörleri, bu gibi şirketlerin kurlardaki astronomik yükselişten dolayı karlılıklarını ve satışlarını TL bazında artıracaklarını bildiğinden dolayı gün içi teknik düzeltmelerle bu şirketlerin hisselerini almaktadırlar.
Bununla beraber pandemi konjönktüründen olumsuz etkilenmiş fakat hem ekonomilerdeki toparlanmalardan sonra hem de pandemi sürecinde iş modelini değiştirmek suretiyle karlılıklarını artırmış/artıracak endekste ağırlığı olan büyük şirketlerden de yükselişler görülmektedir. Örneğin Türk Hava Yolları hem gelirlerinin çok büyük bir kısmının döviz cinsinden olması hem açılmalarla birlikte havayolu taşımacılığının önümüzdeki dönemde artmasının beklenmesi hem de pandemi döneminde iş modelinde değişiklik yaparak kargo taşımacılığına da büyük önem vermesi THYAO için öncü katalizörlerden bazılarıdır. Dolayısıyla net yabancı para pozisyonu eksi olan bazı büyük şirketler de pozitif ayrışmaktadırlar ki bu da endeksi destekleyici bir unsur olmaktadır.
3. Önemli Bir Ayrıntı
Endeksin dolar bazlı grafiğine bakıldığında defalarca test edilmiş bir bölge olan 140 dolar seviyelerinin bugünlerde test edildiği görülmektedir. 2008 krizi seviyeleri olan bu seviyelerde gezinen dolar bazlı endeksimiz istatistiklere göre yaklaşık her 12-13 yılda bir tarihi zirveleri olan 600 dolarları test etmektedir. Doların yükselişinden dolayı endeksin dolar bazlı grafiği sürekli düştüğünden dolayı TL bazlı endekse dolar bazlı grafikteki güçlü destek noktalarından sert alımlar gelmektedir. Bir başka deyişle TL bazlı endeks yükselişten ziyade dolar bazlı dip seviyelerde tutunma çabasındadır.
Tüm bunların yanında seçimlerin de yaklaşmış olması piyasada seçimlerin bir kaldıraç olacağı beklentisi yaratıp risk iştahını artırmaktadır. Bu fiyatlama seçimlerden sonra olası bir hükümet değişikliğinde Türkiye’nin ekonomide tekrar ortodoks politikalara yöneleceği fiyatlamasıdır. Bu durumda 2023’ye veya 2024 yılı içerisinde endeksin tekrar 500-600 dolar bandına tırmanması hayal değildir. O tarihte dolar bugünkü seviyesinden %50 daha prim yapıp 22-25 TL bandına oturacağı varsayılırsa ve endeksin 500-600 dolarları test edeceği öngörüsünde bulunulacak olursa TL bazlı endeksin önümüzdeki 2-3 yıllık sürece 10000’lere dayanacağını öngörmek mümkündür. Seçimlerden sonra olası bir hükümet değişikliğinde ortodoks ekonomi politikalarının uygulanmaya başlanması Türkiye’de hisse senedi piyasasına yabancınında ilgisini artıracağı gerçeği göz önüne alındığında endekste 500-600 dolar seviyesi kesinlikle bir hayal değil, çoğu yatırımcıya muazzam getirilen vaadeden bir analizdir. [3]
Sonuç
Bu yazıda son dönemde endeksteki muazzam rallinin sebepleri ve geleceğe yönelik beklentiler irdelenerek, hisse senedi yatırımı yapmak isteyip bu seviyelerden hisse senedi alma noktasında tedirginlik yaşayan yatırımcılar için bir yol haritası oluşturulmak amaçlandı. Hisse senetleri tercih edilirken mutlaka özellikle bu dönemde şirket bazında inceleme yapılmalı ve piyasadaki oynaklıklar dikkate alınmaksızın sabırla yatırım yapılan şirketin hissesinde beklenmelidir.
Yatırım tercihleri dikkate alınırken ve bugünkü endeks hareketi analiz edilirken yukarıdaki gerçekler göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi taktirde yapılan analizler ilizyonist bir gerçekliğin kurgulanmasına sebep olacaktır.
KAYNAKÇA
Ne Olacak, Mehmet Aşçıoğlu, EkonomiTubeTV, 14.12.2021, https://www.youtube.com/watch?v=ye7yCNf2-NI, E.T: 17.12.2021
Kurun Yüksek Seyrinde Yabancı Para Pozisyonu ile Dikkat Çeken Borsa Şirketleri, BorsaGündem, 23.03.2021, https://www.borsagundem.com/yazarlar/kurun-yuksek-seyrinde-yabanci-para-pozisyonu-ile-dikkat-ceken-borsa-sirketleri-yazisi/1558055, E.T: 17.12.2021
[1] Faiz Kararı Özel Mehmet Aşçıoğlu, EkonomiTubeTV, 16.12.2021, https://www.youtube.com/watch?v=-gIW5XgmwwI, E.T:17.12.2021
[1] Kurun Yüksek Seyrinde Yabancı Para Pozisyonu ile Dikkat Çeken Borsa Şirketleri, BorsaGündem, 23.03.2021, https://www.borsagundem.com/yazarlar/kurun-yuksek-seyrinde-yabanci-para-pozisyonu-ile-dikkat-ceken-borsa-sirketleri-yazisi/1558055, E.T: 17.12.2021
[2] Faiz Kararı Özel Mehmet Aşçıoğlu, EkonomiTubeTV, 16.12.2021, https://www.youtube.com/watch?v=-gIW5XgmwwI, E.T:17.12.2021
[3] Ne Olacak, Mehmet Aşçıoğlu, EkonomiTubeTV, 14.12.2021, https://www.youtube.com/watch?v=ye7yCNf2-NI, E.T: 17.12.2021